Minnet değil gönül borcu değil vefa değil ŞÜKRAN

Üç yıl önce bu sıralarda İstanbul’dan fiilen ayrılmışım. Bana üç değil altı yıl olmuş gibi geliyor. Zaten bildiğim rakamların ne anlamı var. Mesela yazın hava durumu sıcaklık derecesini veriyor ama insanlar ‘hissedilen’ sıcaklığa dikkat ediyor değil mi? Doğan insan sayısının ne önemi var, ölen insan sayısının? Doğum da ölüm de insanların sevinciyle, yasıyla ölçülüyor sanki. Bir can da olsa sevinci de acısı da sonsuz oluyor. İşte onu diyorum zaten sayılar referans veren işaretlerden öteye gitmiyor bazen.

Sayılara da zamanın eğilmesine, bükülmesine, tüm bildiklerimi çarpıtmasına şükran

Geçmişin ve şimdinin aynı anda yazıldığı sonsuzluğa şükran

Şu anda bulunup yazmaya kendimi bırakabildiğim için sezgilerime şükran

Sezgilerimi dinleyip yola çıkabilmeme şükran

Yolun uzunluğuna dayanabilen bedenime şükran

Bedenime dost olan doğaya şükran

Doğanın bağrında yaşayabildiğim bu eve şükran

Bugün yaşadığım evde yaşamam için beni davet eden Begüm’e şükran

Begüm ile beni bir araya getiren Emre’ye şükran

Emre ile tanışmama vesile olan Anadolu Jam’e şükran

Anadolu Jam’e ev sahipliği yapan Bayramiç Yeniköy’e şükran

Bayramiç Yeniköy’den beni haberdar eden Arif Şen ve Tracy Lord’a şükran

Arif ve Tracy ile beni tesadüfen de olsa buluşturan Duygu ve Bilgin’e şükran

Duygu ve Bilgin ile tanışmama vesile olan İFSAK’a şükran

İFSAK’a yolumu düşüren fotoğraf sevgime ve Nadir Ede’ye şükran

Nadir Ede’den bir yıl boyunca ders almamı sağlayan Antropoloji Bölümü’ne şükran

Antropolojinin benim yolumu açacağına inanıp beni yönlendiren Tülin Polat’a şükran

Tülin Polat ile annemin dost olmasına vesile olan Cağaloğlu Anadolu Lisesi’ne şükran

Cağaloğlu Anadolu Lisesi’nde okumuş olan ablama şükran

Ablacığımı istediği okula yerleştiren anneme babama şükran

Beni yeryüzüne getirme cesaretini gösteren, sevgi dolu anneme, babama şükran…

Kaderime, mutluluğuma, umuduma, cesaretime, inancıma şükran

şükran


Yorum bırakın