İç-kulağımlaiçteniçeiçiniçin şu komutu duymaya başladım

Bırak!

Neyi bırakacağım ayol? Neyi tutuyor muşum ki zaten? Alla alla başladık yine!

Sesbeniişitmiyorsessedasıylasakincesadecesesleniyor:

Bırak!

Bugün dolunaymış, bırakmak için en şahane anmış; ille bırakacakmışsın  kontrolü, acıları derken hoop öbür dolunay geldi e hadi şimdi bi daha bırak, bırak takıntıları, bırak parayı, düşüncelerini, korkunu, aile yüklerini bırak, endişeni hatta aşırı sevincini de bırak; bırak eşini, sevgilini, dünyanın derdini ve kendini… “Bırak” zırvalarından bıkkınlık geldi, asıl sen brrrrrak! İnsanları rahat brrrrrak!

Bırak!

Görüyorsun biliyorum, bildiğini görüyorum. Senin olduğunu sandığın, körükörüne ya da gözgöregöre tutunduğun her şeyi tek tek görüyorum. Gördüğümü biliyorsun.

… … …… … …

*

Beni bırakıp gittiğini sandığım içimdekises değilmiş meğer, şefkatliiç-kulaklarımmış. Yaşarken kaybolmak/kayıpölmek iç-kulak dengesizliğinden miymiş?

İlk kez böylesi kayböl/uyorum zira daha önce hiç şimdiki ben olmamıştım. Yaşasın!

Derler ki böyle ölümlerin ardında bir diriliş gizlidir.

Dirilişin berisinde de bekleyiş…

Bekleyişin heryeri boşluk

boşluğun içinde
gizli nilüfer
nilüferin altında yüzen balık
balığın yuttuğu suyun içinde hava
işte o hava da var
su da
balık ve nilüfer de var boşluk da
boşluğun içinde
sen, ben, odam
bu an dahil tüm zamanlar
yarının güneşi dünün batmış dolunayı
çocukluğumuz, çocuklarımız var
nilüferin altındaki balığın yuttuğu sudaki havada

 

Dora Maar -ManRay 1936

teşekkürler Miray…


Yorum bırakın